27 Eylül 2012 Perşembe

Merhaba

 Aslında uzun zamandır sizlerle yazılarımı & düşüncelerimi paylaşmak için oluşturduğum blogumu iş yoğunluğumdan dolayı daha yeni hayata geçirebiliyorum! Evet çok heyecanlıyım, o kadar çok şey var ki sizlerle paylaşmak istediğim...

 Moda sektöründe çalışan herkes bilir ve sıkça duyduğunuz bir cümledir "moda hızlı bir yaşamdır" sözü. Sürekli takip isteyen, kendini sürekli yenileyen, sizi içine alan, karşı koymaya çalışsanız bile bir yerden sizi gelip bulan bir olgudur. İşin içindeyken gelişen süreçlere kendinizi kaptırıverirsiniz, garip bir çekiciliği vardır. 
 Açılışlar, davetler, her sezon öncesi bitmek bilmeyen heyecanlı kalp atışları... Her yeni sezon bir bebeğin doğum anı gibidir, sancılı bir bekleyiş, giderek artan bir heyecan ve bir an önce kavuşma isteği. Aynı duygular, aynı düzeyde yaşanabilir mi diyorsunuz belki? Bunun cevabını çok net verebilirim, kesinlikle evet! Çünkü her sezon reyona çıkmayı bekleyen ürünlerin dokumaları, kumaş isimleri, renkleri, kumaşlar üzerindeki baskıları, kullanılan materyaller bi öncekinin aynısı değildir. Öte yandan çok renkli ve çok zevkli görünen bu sektörde çalışmanın perde arkasında kalan zorluklar, bu mesleğe "gerçekten" bağlı ve aşık değilseniz sizi çok çabuk dışlar... İşte bu yüzden bir o kadar da narsist ve egoisttir moda dünyası.  

 İşimle de ilintili olarak, hem yurt içindeki hem yurt dışındaki markaları, tasarımcıları, geçmişten günümüze gelen ufak detaylarla revize edilse de asla vazgeçemediğimiz klasikleri, akım ve stilleri sezon içinde ve de sezon öncesinde sizlerle paylaşacağım.

 Umarım hepimizin keyifle takip edeceği, fikirlerimizi paylaşabileceğimiz keyifli, interaktif bir "moda platformu" oluştururuz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder